Tuesday 22 December 2009

BRAND CONERENCE 2009


Bu sene Marka Konferansı'nın sadece 2. gününe katılabildim. Loubotin'i kaçırmam en büyük kayıp oldu ama arkdaşlarımdan önemli notları alabildim.

Katılımcılar;
Ze Frank ve Tom Dixon en etkileyicilerdi.
Ze Frank; internetin bir çok markanın korktuğu uçsuz bucaksız bir kara delikten, insanlara dokunan en hızlı iletişim aracına dönmesinin mümkün olduğunu kanıtlıyan projelerini anlattı. Projelerini incelemek için tıklayın.

Tom Dixon, adını verdiği, İngiltere'nin önde gelen mobilya ışıklandırma tasarımı markasını anlatırken, en başta insanın kendinin bir marka olduğunu hatırlattı. Başarılı tasarım firmasının sahibinin kendinin ve markasının yolculuğundan bir çok çıkarım yapmak mümkün. Tıklayın.

Ev sahipliği yapan markalar;

Mavi, bir çok etkinlkte kullandığı grafiti sanatçısının hazırladığı standını kurmuştu, host ve hostessler Mavi'lere bütünmüştü. Muhteşem müzikleri ile Group Model'i giydirmişlerdi ancak standda Mavi'nin enerjikliğine rastlamak mümkün değildi. Mavi kıpır kıpır bir Akdeniz'li değil miydi? Genç, dinamik ve dünyaca ünlü bir Türk markasından çok, uzak ve soğuk, mecburi bir druşu vardı. Halbu ki yeni iletişim sloganlarının kahramanı İstanbul, konferansta 10.yıl marka ödülünü almıştı.

Boyner, standard bir fuar standından farksız, kart vizit toplamaya yönelik hediyeler dağıtıyordu.

Halbuki bu event, katılımcı markalarca büyük sinerjiler yaratabilecek işlerin çıkabileceği bir platform gibi kullanılabilirdi. Ben örneğini göremedim, katılımcı kitlesinin aynı zamanda WOM etkisi en yüksek, en high profile tüketici oldukları unutulmuştu.

Dress Code;

Topluluk genelde çok ciddi ve resmi bir giyim tercih etmişti, Türkiye'nin markacıları ve pazarlamacıları bu kadar sıradan ve aynı mıydı anlayamadım. Farklı olmaya çalışanların çoğu başarısız olmuştu.
İngiliz konuşmacı ve sunucu beylerin hoşluğu ve şıklıkları, World Card marka direktörünün world moru ayakkabıları tek gözüme takılan moda anlarıydı.

Kısa kısa notlar;

Nazan Somer/World Card:
  • Geleneksel bakış açılarının engeline boyun eğme.
  • Çok akademik düşünüp, duygusal faktörleri unutma.


Tom Dixon:
  • Kendi kendine yet,
  • Tasarımlarına bölgesel, külterel değerleri kat, İtalyan'lar gibi.
  • Marka bir damga,
  • Ulaşılabilir ol, Dağıtımın yeni methodu: Robin Hood sistemi
  • Basit şeyleri, değişik hatta tuhaf renklerle sun,
Ze Frank:
  • Viral pazarlama, diet cola gibidir, var ama yok.
  • Gelip geçici trendler önemlidir, gelip geçici trendleri belirlemek yakalamak gerekir, böylelikle dalgalanmaları, değişik akımları test edebilirsin.
  • Projeni bırakıp gitme, bağlı kal, başarı için zaman ver,
  • İzleyicine, dinleyicine, müşterine onlara anlamlı gelen şeyleri söylemeleri için izin ver,
  • Enerji neredeyse, istek ne yöndeyse sen de enerjini oraya harca,
  • Bir şey yaratırken, tasarlarken her zaman bireysel denyimleri düşün.
Ze'nin projelerinden Ray's Song 'u izlemek için aşağıdaki videoya tıklayın.


Ben bu kısa kısa notlardan işime, kendime, özelime, hatta Stilize'ye bir çok çıkarım yaptım, umarım size de faydalı olur.

No comments:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...